Canım “kutsal”(!) annelik…
Merhaba.
Bence her anne potansiyel bir feministtir. Evet, öyledir.
Ve hatta feminist olmalıdır. Annelik rolünü sağlıklı yürütebilmesinin ön koşulu budur bence. Zira toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ortaya çıkardığı sonuçlar kadını anne olmaktan yer yer soğutmakta, yer yer bıktırmakta ve hatta tüketmekte… Soğumuş, tükenmiş, yıpranmış, bıkmış bir insanın verici olmasını bekleyemezsiniz. Üretken olmasını bekleyemezsiniz. Onu dırdırcı, şikayetçi diye etiketleyemezsiniz. Hatta ve hatta henüz anne bile değilse ona anne olmaya yönelik sorular bile soramazsınız. Ve daha bir çok şey yapamazsınız. Yine çok yükseldim, ben hemen burada kendime bir mola veriyorum ve gidip “Öfke” konulu podcastimi tekrar dinlemek istiyorum.
Dinledim geldim, şu an sakinim :) Devam ediyorum.
Çünkü neden femimist olmalıdır? Aydınlanmak için… Ataerkil düzeni sorgulamak için… Erkeklere öfkelenmeyi bırakıp, öfkesini “erkekliğe” yöneltmek için… Kendisini tüketen, kendisini “şikayetçi, dırdırcı, memnuniyetsiz” diye etiketleyen sistemi görmek için… “Baaağzı” şeylerin içgüdüzel olmadığının farkına varmak için… Ve daha pek çok şey için… (Bunu ayrı bir yazı konusu yapalım en iyisi, çünkü nedenler burada sayılandan daha fazla.)
Annelik ve Toplumsal Cinsiyet Normları
Toplumun anne figürüne yüklediği roller, sorumluluklar, kurallar ve kalıp yargılar zaman içinde değişiklik göstermiş, ama bu değişiklikler öyle majör değişiklikler değil, var olan görev ve sorumluluklara yenileri eklenmiş gibi daha çok. İşin tuhaf tarafı bunların sorgulanmaması yönünde de bir baskı var. Kadınlar bu baskıları çok iyi bilirler, hissederler ama onlar da bunları içselleştirdikleri için pek ses etmezler.
Neler bu görevler ve sorumluluklar, kalıp yargılar şimdi biraz bunları açalım.
Çocuk Bakımı ve Eğitimi: Anne kişisi, genellikle çocukların bakımı ve eğitimiyle doğrudan ilişkilendirilen kişidir. Toplum, anneden çocuklarıyla duygusal bağ kurma, onlara değer ve etik değerleri öğretme gibi sorumlulukları bekler, bunlarda iyi olmasını ister.
Siz hiç annesi de babası da sağ olan çocuklar için “babası bu ne yiyecek?” ya da “babası bunun karnı aç mı?” gibi bir soruyla karşılaştınız mı? Varsa bile istisna olmaktan öteye geçemez. Çünkü çocuğun midesinde annenin beynine bağlı sensörler vardır! :)) Olmasa bile anne içgüdüsel olarak çocuğun aç mı ya da tok mu olduğunu bilmek durumunda olan kişidir. Ya da dışarıdan biri bir yerlerde “annesi sen ona onu öğretmedin mi?” gibi dokundurmalar yapar.
Ev İşleri ve Aile Yönetimi: Geleneksel olarak, anne kişisi, tek kişilik dev bir kadro olduğu ve ailenin yorulmak nedir bilmez kişisi olduğu için aile içindeki ev işleri ve aile yönetimi konusunda da sorumludur. Bu, yemek yapma, temizlik, alışveriş ve aile bütçesini yönetme gibi görevleri içerebilir.
Topluma göre zaten ev demek kadın demek, ev demek anne demektir. Yine burada da istisnalar olabilir. Ama genellikle anne kişisi çalışan bir anne de olsa çok hanım bir ev hanımlığı rolünü de en iyi şekilde oynamalıdır. Ev herkesindir, ama evin işleri annenindir. Bu evler nedense hep anne eli isteyecek şekilde tasarlanmış. :)) Anne işi, anne eli değmiş gibi, anne kurabiyesi, anne yemeği… Di mi? Daha da çoğaltabiliriz.
Hatta toplum kadından, eşine de kendi çocuğuymuş gibi bakmasını talep eder. Sanırsın ki her kayınvalide paşa dölü doğurmuş, afedersiniz. Adamın kıyafet dolabı düzgün mü, kahvaltısını yapıyor mu, ütülü giyiniyor mu, evlendikten sonra zayıflamış mı, ola ki evde karısına “yardım(!)” ediyorsa çok mu yoruluyor, adam hasta olduysa kadın ona iyi bakmadığı için mi hasta oluyor, adam sebzegiller - baklagiller - etgiller - meyvegiller yönünden zengin besleniyor mu, adamın gözü dışarıdaysa acaba kadın neyi eksik yapıyordur…. Gibi gibi… (Bunu da ayrıca yazacağım. Ay ne çok yazılacak başka şey çıktı bu yazıdan… Hayret! Niye acaba?)
…
Peki bunun böyle olmasında kadınların payı yok mu? Tabii ki var. Kadınlar büyük bir görev bilinciliyle kendilerine yüklenen bu sorumlulukları içselleştirmeyi başarmışlar, artık onlar da bu işleri kendilerinden başka kimsenin yapamayacağını sanmışlar, ev ahalisini evin işlerinden uzak tutmuşlardır. Her şeyi yüklenmiş. Çünkü kimse onlar gibi yapamazmış işleri. Pratik yaptıkça profesyonelleşilen ev işlerini sanki anamızın karnındayken bize yüklenmiş de öyle doğmuşuz, tüm bunları içgüdüsel olarak bilebiliyormuşuz gibi olmuş.
Bu çamaşırın hangi deterjanla yıkanacağına karar vermek neden kadının görevi olmuş? Eşimin donunu niye ben satın almak zorundaymışım? Mesela bu kadar basit sorularla başlayabiliriz sorgulamalara. Am mevzu bu kadar basit değil tabii… Mevzunun zor kısımlarına ancak başlangıç aşamasındaki bu kolay soruları sorduktan sonra geçebiliriz. Eeee öyle kolay değil femisint olmak! Bu soruları sorduk diye iki dakikada feminis olamayız. Tıpkı anne doğulmadığı gibi, feminist de doğulmaz; olunur.
Duygusal Destek: Anne kişisi, aile üyelerine duygusal destek sağlamakla da yükümlüdür. Bu, çocukların duygusal gelişimine katkıda bulunmanın yanı sıra diğer aile üyeleri arasında da destekleyici bir rol oynamayı içerir. Harika bir rol. Immm! Süper. En sevdiğim kısım. Çocuğumun psikolojisi ne durumda? Pedagog araştırılacaksa ne zaman araştırılacak? Eşimin duygusal dünyasında neler oluyor? Ablayla kardeşin ya da abiyle kardeşin yediği naneler babaya ne zaman ve nasıl söylenecek? Ne kadarı söylenecek? Babanın tepkisi nasıl yumuşatılacak? Ergenliğe geçiş yapan çocukla 2 yaş sendromuna geçiş yapan çocuk arasında bağlantı nasıl kurulacak?
Comments